DİSK: “48 Saat İçerisinde Zorunlu Olmayan Tüm İşlerde Çalışma Durdurulmalı”

DİSK: “48 Saat İçerisinde Zorunlu Olmayan Tüm İşlerde Çalışma Durdurulmalı”
Yayınlama: 30.03.2020
A+
A-

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, online olarak yaptığı basın toplantısında koronavirüs ile mücadele için hükümete çağrıda bulundu. Çerkezoğlu, temel/zorunlu olmayan tüm mal ve hizmet üretimi faaliyetlerinin 48 saat içerisinde durdurulması gerektiğini belirtti
Koronavirüs (Covid-19) salgını halkın yaşamını ve sağlığını tehdit ederken, milyonlarca işçinin işini ve gelirini kaybetmesine yol açıyor. Türkiye tarihinin en büyük işsizlik dalgası ile yüz yüze olduğunu ifade eden Arzu Çerkezoğlu, koronavirüs (Covid-19) ile mücadelenin sağlık boyutu kadar toplumsal ve ekonomik boyutunun da olduğunu belirtti.
Çerkezoğlu, DİSK olarak koronavirüs ile mücadele sürecinde 6 temel talebi kamuoyuna duyurduklarını ve bu önerilerin kamuoyunda büyük destek bulduğunu belirterek sözlerine şu şekilde devam etti: “Ancak 18 Mart’ta Hükümet tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı adlı önlemler paketi ne kamuoyunun beklentilerini karşıladı ne de DİSK’in önerilerine yer verdi. Önerilerimiz dikkate alınmadığı gibi Covid-19’un tahribatına karşı başından beri öneri ve çözüm üreten DİSK, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen zirveye çağrılmadı. DİSK ile birlikte konunun muhatabı sağlık meslek örgütleri de toplantıya davet edilmedi.”
ZAMAN DARALIYOR SALGININ BOYUTU BÜYÜYOR
Salgının halk sağlığı ve insan yaşamı açısından daha da vahim sonuçlar yaratacağı söyleyen Çerkezoğlu, Hükümet’i konunun vahametine uygun, köklü adımlar atmaya; bir yandan halkın sağlığını ve canını öte yandan işini ve gelirini korumaya davet ettiklerini belirtti. Koronavirüsüne  karşı kapsamlı bir sosyal paket ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Çerkezoğlu, Disk’in taleplerini anlattı.

  • Temel, zorunlu ve acil Mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma durdurulsun!

” ‘Evde kal’ çağrılarının anlamlı olması için, işten çıkarmaların yasaklanması, zorunlu ve acil mal ve hizmet üretimi dışında tüm işlerin durdurulması şarttır. Özelde ve kamuda çalışanların işlerini güvence altına almadan, işleri devlet kararı ile durdurmadan işçilere ‘evde kalın’ demek nafiledir, halkla ilişkiler kampanyaları ile gerçek sorunlar çözülmez. Halkın, işçi sınıfının ihtiyacı nasihat değil icraattır.
Bu ağır salgın sürecinde acil, gerekli ve zorunlu olan sağlık, temizlik, ilaç ve gıda gibi mal ve hizmet üretimi alanları dışındaki üretim birimlerinde iş derhal durdurulmalı ve çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.
Kamuda ve özel sektörde mümkün olduğu kadar uzaktan çalışma uygulanmalıdır. Zorunlu ve acil hizmetlerde çalışanlar Covid-19’a karşı ciddi şekilde korunmalıdır.”
İŞÇİLERİN ÇALIŞMAMA HAKKI VARDIR
Emekçiler açısından bu yaşamsal gereklilikler doğrultusunda hükümetin ACİLEN adım atmasını ve sektörlere göre düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz. Söz konusu karar ve buna uygun yapılacak düzenlemelerin 48 saat içerisinde hayata geçirilmesi mümkün, dahası salgının yayılma hızı göz önüne alındığında zorunluluktur. Ülkeyi yönetenler bu adımı atmadığı takdirde temel, zorunlu ve acil işler dışındaki işlerde çalışan işçiler, yaşamlarını tehdit eden bu koşullarda 6331 sayılı yasanın 13. maddesinde de açıkça belirtildiği şekilde ciddi ve yakın bir tehlike nedeniyle çalışmaktan kaçınacak ve çalışmama hakkını kullanacaktır. Bu işçilerin yasal hakkıdır, dahası yaşam hakkıdır.”

  • Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı.Çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için ise koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir.

Salgın için alınan önlemler ve salgının yarattığı ekonomik durgunluk nedeniyle yoğun işten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları yaşanıyor. İşten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları insanların gelir kaybına yol açıyor, yaşamlarını zorlaştırıyor ve onları virüse karşı korumasız hale getiriyor.
Covid-19’un toplumsal tahribatını önlemek için İş Kanunu’nda acil değişiklik yapılmalı; salgın süresinde işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Bu, devletin sosyal yükümlülüğü ve görevidir.İşten çıkarma yasağı süresince çalışanların geliri, işveren, işsizlik sigortası fonu ve devlet tarafından karşılanmalıdır.

  • Salgın süresince bütün yurttaşların geliri garanti edilmelidir.

“İşsizlik sigortası kaynakları çalışanların iş ve gelir kaybını karşılamak için kullanılmalıdır. İşsizlik ve kısa çalışma ödeneği etkin biçimde uygulanmalıdır. Kısa çalışma ödeneği için yapılan yasa değişikliği son derece yetersizdir. Hükümet İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını etkin kullanmaktan kaçınmaktadır. Bunun nedeni Fon kaynaklarının nakit ve likit olmamasıdır. Hükümet İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını devlet tahvillerine yatırmıştır. Fon’un 131 milyar TL’lik kaynağının 122 milyar TL’si nakit değildir.
İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları hızla nakit hale getirilmeli ve çalışanların gelir kaybını karşılamak için kullanılmalıdır. Fon’daki kaynaklarla 10 ile 15 milyon işçiye üç ay boyunca asgari ücret düzeyinde bir destek rahatlıkla sağlanabilir. İşsizlik Sigortası Fonu işten çıkarma yasağı ile birlikte, işi ve işçinin gelirini koruma fonu olarak kullanılmalıdır.”
KREDİ, FATURA VE VERGİ BORÇLARI ERTELENMELİ
“Salgın süresince konutlarda harcanan elektrik, doğal gaz, su ve iletişim ücretsiz hale getirilmelidir. Ücretlilerin ve dar gelirlilerin tüketici kredileri, kredi kartı borçları ile vergi borçları salgın süresince ertelenmelidir. Tüm temel gıda ve ihtiyaç maddelerinde KDV oranları sıfırlanmalı ve salgın süresince sıkı fiyat denetimi yapılmalı, karaborsa ve fırsatçılığa izin verilmemelidir.”

  • Bütün bunlar için kaynak vardır!

“Devlet halkın sağlığını, işini ve gelirini korumak için seferber olmalıdır. Mevcut kamu kaynakları etkin kullanılmalı ve yeni kaynaklar yaratılmalıdır.

  • Gereksiz ve acil olmayan kamu yatırımları durdurulmalıdır.Salgın döneminde Kanal İstanbul gibi üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmamış projelerden vazgeçilmeli, kamu ihaleleri ve kaynaklar sağlık sektörüne yönlendirilmelidir.
  • Araç garantili köprü ve yol ödemeleri ile hasta garantili şehir hastaneleri için şirketlere yapılan ödemeler durdurulmalıdır.Kamu-Özel Ortaklığı isimli projelerin kamulaştırılması hedeflenmeli, bu arada projelere dönük ödentiler TL’ye dönüştürülmeli ve garanti ödemeleri iptal edilmelidir.
  • Salgınla mücadele bütçe gelirlerini azaltacak ve giderlerini artıracaktır. Kamu gelirlerini artırmak için toplumun zengin ve varlıklı sınıflarından daha fazla kaynak toplanmalıdır. Türkiye’de toplam servetin yüzde 42’si sadece toplumun yüzde 1’inin elindedir. Covid-19 koşullarında bu eşitsizlik sürdürülemez. Bu nedenle büyük servetlere sahip küçük bir azınlığın çok daha fazla fedakârlık etmesi gerekiyor. Covid-19 ile mücadele için etkin bir servet vergisi uygulanmalıdır.
  • Salgın döneminde bütçe açığı ve enflasyon kaygısı geçerli olamaz. Ekonomide yaşanan daralmayı ve gelir kaybını önlemek için artan merkezi bütçe harcamalarını karşılamak için gerekirse Merkez Bankası avanslarına başvurma yoluna gidilmelidir.

DİSK olarak toplumsal bir felaket olan Covid-19 ile mücadele için sosyal devlet ilkesine dayalı kamucu ve toplum yararını esas alan köklü bir sosyal paket öneriyoruz.
Covid-19 ile mücadelenin köklü ve kamucu ekonomik politikalar ile yürütülmesini savunurken, günlük yaşama ilişkin getirilen kısıtlamaların salgınla mücadele amacı ile uyumlu olmasına ve salgınla mücadelenin yeni otoriter uygulamalara yol açmamasına dikkat çekmek istiyoruz. Salgınla mücadele, Meclis’in etkin çalışmasıyla, sendikaların, sağlık meslek örgütlerinin, yerel yönetimlerin katılımıyla şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmelidir.
Hükümet’i bir an önce halkın sağlığını, çalışanların işini ve hanelerin gelirini korumak için köklü ve kapsamlı bir sosyal devlet programını açıklamaya ve uygulamaya çağırıyoruz.”
 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.