MTN işçileri: Hakkımız olan için mücadele ediyoruz

MTN işçileri: Hakkımız olan için mücadele ediyoruz
Yayınlama: 22.06.2020
A+
A-

Çerkezköy’de üretim yapan MTN Plastik fabrikasında 26 işçi sendikaya üye oldukları gerekçisiyle işten çıkarıldı. 20 gündür fabrika önünde direnen işçilerden Ege Avcı, Melih Bahçeli, Recep Açıkgöz, Mevlüt Akman ve Doğan Gülsoy yaşadıkları süreci anlattı. Birlikte mücadele etmenin önemine vurgu yapan işçiler, “Hakkımız olan için mücadele ediyoruz. Çok güzel bir birlikteliğimiz var. Gücümüzün, kuvvetimizin farkındayız” açıklamasında bulundu
MTN işçilerinin sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:
MTN Plastik’te çalışma koşulları nasıl? Sürecin bu noktaya gelmesinde çalışma koşulları ne kadar etkili oldu?
Ege: İşçiye hiçbir zaman bizim fabrikada önem verilmedi. Geçen sene deprem olmuştu. Üretimde olan işçiler doğal olarak depremi hissetmemiş. Üretim dışındakiler kendilerini dışarıya atmış. Bazı arkadaşlar içeride çalışan arkadaşlara da haber verelim dediğinde, İş Güvenliği Uzmanın yanıtı ‘deprem bitti zaten susun da işlerine devam etsinler’ şeklinde olmuş. Bu cümle bu fabrikada işçiye verilen değeri gösteriyor.
Melih:  İçerde patrona göre işçinin değeri yok. İşçi dışarı çıkıyor kadınların çantası karıştırılıyor, erkeklerin poşetleri tırmalanıyor. Sanki kendimize plastik parça çıkaracağız. Kahvaltıda işçiye verilen tereyağını dahi arayıp alıyorlar. Bazen meyve suyu ve kek veriliyor. Bazı işçi arkadaşlar bunları yemiyor ve evine, çocuğuna götürmek istiyor. Bu çok normal bir şey sonuçta. Ama Genel Müdürün ‘ben o parayı yesinler diye veriyorum buradan eve götürsünler diye vermiyorum’ diye bir çıkışı oldu. Ondan sonra güvenlik işçilerin üzerini armaya başladı. Bu uygulama ile hem işçinin hakkı olan bir meyve suyunu işçiye çok gördüler hem de işçiye hırsız muamelesi yaptılar.
İş sağlığı ve güvenliği açısından sıkıntılar yaşıyor muydunuz?
Ege: En basiti fabrika kışın müthiş soğuk oluyor. İş güvenliği olarak içerde çalışan forkliftçi arkadaşlarımızın benim bildiğim ikisi ehliyetsiz olarak çalışıyor. Fabrikada sürekli sirkülasyon olduğu için işi bırakan bir forkliftçinin yerine üretimden bir kişi çalışmaya başlardı. Kadın tuvaletleri ile soyunma odası iç içe. Bir tuvaleti kapatıp üzerine dolap koydular ve orda giyinmeye başladık. Halen de öyle. Bu durum pek çok defa dile getirildi, toplantılarda söylendi ama hiçbir iyileştirme yapılmadı. Durumu iş güvenliği uzmanına anlattık, ‘yok, öyle bir şey olmaz’ yanıtı aldık.
Doğan: İşçi sağlığı söz de var. Fabrikada bir dolapta 3 kişi soyunup giyiniyoruz.  Pandemi olmasına karşın hala da aynı şekilde devam ediyor. Tuvaletler ile giyindiğimiz dolaplar yan yana. Defalarca dile getirdik,  ne zaman olacak diye. Acele etmeyin yapılacak dendi. 6 ay geçti halen yapılacak.
İşten çıkarmanın yasak olduğu bir dönemde işten çıkarıldınız. Bu süreci anlatır mısınız?
Recep: Pandemi başladıktan sonra işveren bizi işsizlik ödeneği almaya başladı. Mayıs ayında full çalıştık ama işveren bizi 9 gün izinli gösterdi. İşsizlik ödenekleri yattı, arkasından maaşı yatırdılar ama her birinden biner lira, 800 lira keserek. Bu durumu insan kaynaklarına sordum. Biz açıklama yapamayız, gidin patronla konuşun diyerek, bizi içerden kovmaya çalıştı. Gereken yerlere şikâyet ederiz, medyada bilgi veririz diyince arkadaşları izne gönderdiler ücretsiz olarak.
Mevlüt: 1 saat içinde bizi izne yolladılar hakkımızı arayacağız dediğimiz için. Bize herhangi bir açıklama da yapılmadı. Bizi bir ay boyunca tam çalıştırdılar, buna karşın sigortamız 15 gün yatmamış olarak gözüktü. Bize önce Temmuz’un üçüne kadar, sonra da Haziranın 1 ine kadar izne çıkarıldınız dediler. Beni 13 Mayıs’ta izne çıkardılar. Mayıs’ın yirmisinde benim çıkışım verilmiş ama bana hiçbir şekilde fabrikadan ne bir bilgi verildi ne de bildirim yapıldı. Bana sigortadan gelen mesajla öğrendim işten çıkarıldığımı. 26 arkadaşım da aynı şekilde işten çıkarıldı. Hepimizi 25-2 olan maddeden atmışlar. Bu sebepten dolayı hiçbir şey işlemiyor şu an. Tazminat ve kıdem hakkımız elimizden alınmış durumda.
Doğan: Mesailerimiz sürekli eksik yatırılıyordu. Örneğin ben 85 saat mesaiye kaldım ama bana 67 saat mesai yazmışlar. Diğer arkadaşlarında hep böyle. Millet artık yaka silkecek hala geldi sonra en sonunda bu pandemi için paraları kestikten sonra yeter artık dedik ve hakkımızı aramak için arkadaşlarla beraber sendikanın yolunu tuttuk.
Türkiye’de pandemi en fazla evde kalamayan işçi sınıfını olumsuz etkiledi. Pandemi süreciyle birlikte fabrikada neler yaşandı?
Melih: Pandemi çıktıktan sonra yıllık izni olan çoğu arkadaşı izne yönlendirdiler. 1 hafta gittiler 1 hafta çalıştılar. Bu arkadaşların yıllık izinlerinden verilmesine rağmen hem paralarını yatırmadılar hem de yıllık izinleri gitti. Çerkezköy’deki çoğu işletmenin aynı yöntemi izlediği söyleniyor.
Ege: Pandemi süreciyle birlikte işler daha da kötüleşti. Önceden yine sulu yemeğimiz geliyordu. Ama pandemi bahanesi ile bizim en temel hakkımız olan yemeklerimizi de kaldırdılar. Ramazanda 4 gün boyunca menümüz 3 tane zeytin, 1 domates ve 1 dilim peynirdi. Ramazan boyunca arkadaşlarımızın bir tanesi doğru düzgün yemek yedik diyemez. İşverenin bize layık gördüğü, adına yemek denilirse artık, o menülerin fotoğraflarını saklıyoruz. Semaver çayının suyuyla hazır çorba yapıp içtik. Pandemi bahanesiyle yemekhanecimiz çalıştırılmadı. Biz bir kuru simitle Ramazan geçirdik. Oruç tutan arkadaşlarımız hepsi cebinden dışarıdan yemek zorunda kaldı. Aldığımız asgari ücret bunun 250 lirasını yemeğe harcadık. Şartlar kötü olduğu için sirkülâsyonu çok olan bir fabrika burası. Uzun süre burada çalışan işçi bulamazsınız. İş başı yapan 4-5 ay çalışıyor, daha iyi bir iş bulduğu zaman çıkıp gidiyor. Bu duruma patronun davranışları da neden oluyordu. Çalışanlarını herkesin önünde bağırıp çağırıp, azarlıyordu. Zaten asgari ücret veriliyor, hiçbir hakkın yok. Mesai var deniliyor, mesaiye kalıyorsun ama ücretini eksik alıyorsun. Hem mesaiye kalıyoruz hem mesai ücretlerimizin peşinden de biz koşuyoruz. Bu sebeplerden dolayı sendikaya başvurumuzu yaptık. Patron bunu öğrendikten sonra önce bizi pandemi iznine gönderdi, sonrada işimize son verdi.
Recep: İşverenin aldığı tek bir önlem var o da yemekhanedeki 4 kişilik masalara iki kişinin oturmasına izin vermek. Fabrikanın yüzde 80’ini sigara içiyor. Keza üretimde de durum aynı. İşçiler dip dibe çalışıyor. Sosyal mesafe falan hak getire.
Mevlüt: İşveren hem devletimizi kandırıyor hem de işçisini. Şuan kanuni hiçbir işi yok. Bir sürü kanunsuz iş yapıyor. Eli de uzun galiba. Çok fazla engelleme ile karşılaşıyoruz. Fabrika önünde her gün yaptığımız eylemde sadece slogan atmaya izin var. Slogan dışında sessiz olacaksınız deniliyor. Fabrika içinde dip dibe çalışırken kimse maske sormuyordu, kontrol etmiyordu. Ama şimdi dışarıdayız, hakkımızı arıyoruz ya maske soran da, kontrol eden de çok.
Fabrikada zor şartlar altında çalışmaya devam eden içerdeki iletişiminiz nasıl? İşverenin işçiler üzerinde bir baskısı var mı?
Ege: İçerdeki arkadaşlarımıza sendikadan ayrılmaları yönünde baskı yapılıyor. Herkesten e-devlet şifresini istemişler. Vermek istemeyene de bilgisayara kendin gir şifreni demişler. Tek tek işçilerin sendikaya üye olup olmadığını kontrol etmeye çalışıyorlar. Bu baskı sonrası bazı arkadaşlarımız sendika üyeliklerini iptal etmiş. Buna karşın sendikaya üye olanlar da var. Tehditle, korkutmayla işçileri sendikadan uzaklaştırmak istiyorlar. Ama bu tehditler sendikanın fabrikaya girmesini engelleyemeyecek.
Melih: Bugüne kadar işçilerle toplantı yapmayan patron toplantı yapmaya başlamış.  İçerdeki arkadaşlarımızın dışarıya ses vermemesini, onları biraz daha içerde susturmaya, durdurmaya çalışıyor. Ben ortalama 7 aydır ordayım. Patronun bir gün gelip işçi ile temasa geçtiğini görmedim. Şuan fabrika içersinde gezip, işçilere gülümseyerek kolay gelsin diyormuş. Bizim içerdeki arkadaşlara bağlantımız sürekli olarak devam ediyor. Şuan onlar bekleyişteler, biz bekletiyoruz onları. Biz hadi dediğimizde grup şeklinde yanımızda olacaklar. Asıl tepkiyi içeriden sağlayacağız. Bizim kararlığımızı görünce birkaç arkadaşımızı arayıp, ‘gelin düzgünce yollarımızı ayıralım’ demişler. 6-7 kişiyi aramışlar, işe geri almıyorlar tabi. Sadece tazminatları vereceklerini söylemişler. Tazminat alırsak işsizlik maaşı da alacağımızı biliyorlar.  Kendilerince bizim önümüzü kapatacaklar. Görüşmeye giden arkadaşımız yok, olacağını da sanmıyorum. Biz bu yola baş koyduk, sonunu göze alarak örgütlenmeye baş koyduk.
Recep: İşveren şuan sıkıştığı için olmadık yollara başvuruyor. Çözüm arayışına girdi kısacası. İşveren şuan örgütlenmeyi durdurmak, direnişi kırmak istiyor. Biz her gün gidiyoruz. Hem içerdeki arkadaşlarımıza destek olmak için hem de hakkımızı aramak için. Biz ise 26 kişi her gün direnişteyiz. Direnişe çocukları ile gelen arkadaşlarımız var.
10 gündür direniyorsunuz. Bu direniş ne kadar sürecek? Hedefleriniz, beklentileriniz neler?
Melih: Patron işe geri dönmemizi istemeyecektir. Bunun bilincindeyiz. En azından içerdekilere, bizden sonrakilere iyi bir çalışma ortamı bırakmak istiyoruz.
Ege: Sendika fabrikaya girdikten sonra bizi almasalar da, içerdeki arkadaşlar rahat edecek. Ama tabi ki alırlarsa da gider çalışırız çünkü hepimiz yaptığımız işi severek yapıyorduk. Sendikalı olduktan sonra biz zaten bütün haklarımızı alabileceğiz orada. Bizim sıkıntımız içerisi. Sendika sonrası, yemek, mesai, çalışma şartları, iş sağlığı ve güvenliği değişeceği için daha çalışılabilir bir fabrika olacaktır.
Recep: Biz her gün burada, fabrika önündeyiz. Hakkımız olan için mücadele ediyoruz. Biz her gün buraya gelmezsek, içerideki arkadaşlarımız yanlarında olduğumuzu hissetmeyecekler. İçerde zaten baskı var işveren tarafından. O yüzden hem kendi hakkımızı aramak hem de içerdeki arkadaşlarımıza destek olmak amacıyla fabrika önüne gidiyoruz.
Doğan: Şuan birlik içindeyiz. Direnişe bir gün bile gelmeyen yoktur. İstanbul’a gidiyoruz dedik, herkes geldi. Her zaman diyalog içindeyiz, telefonla görüşüyoruz ve hep bir aradayız. Kesinlikle geri adım atan yok. Sendika başkanımız bile diyor sizin birlik ve beraberliğinizle biz kısa sürede bu işi çözeriz diyor. Çok güzel birlik beraberliğiniz var. Gücümüzün, kuvvetimizin farkındayız.
Kaynak: saraygazetesi.com
 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.