Panik Atak belirtileri nelerdir?

Panik Atak belirtileri nelerdir?
Yayınlama: 23.09.2021
A+
A-

Çerkezköy Özel İrmet Hospital Hastanesi Ruh ve Sinir Hastalıkları bölümünde hasta kabulüne başlayan  Uzm. Dr. Belkız Şeniz Kırış, “Panik Atak” hakkında bilgilendirmede bulundu

Uzm. Dr. Belkız Şeniz Kırış, yaptığı bilgilendirmede şu ifadelere yer verdi:

“Kaygı bozuklukları genel toplumda en sık görülen ruhsal bozukluklardandır. Panik bozukluğu da kaygı bozukluğu grubunda yer almaktadır.
 

Panik atak nedir? Belirtileri nelerdir?

Bir panik atağı, aniden başlayan ve dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada aşağıdaki belirtilerden en az dördünün ortaya çıktığı, yoğun bir korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının eşlik ettiği bir durumdur.

  • Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp atışlarının hızlanması
  • Terleme
  • Titreme ya da sarsılma
  • Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma hissiyatı
  • Soluğun kesildiği hissiyatı
  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi ve göğüste sıkışma hissi.
  • Bulantı ya da karın ağrısı
  • Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  • Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması
  • Uyuşma ya da karıncalanma hissiyatı
  • Kişinin kendisini veya çevresini değişmiş olarak algılaması
  • Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
  • Ölüm korkusu

Özetle yukarıda sayılan belirtilerden en az dört tanesi dakikalar içinde ortaya çıkarsa panik atak denilmektedir. Bunların yanında kulak çınlaması, boyun ağrısı,  baş ağrısı, denetim dışı çığlık atma ya da ağlama görülebilir. Panik atakta belirtiler aniden ortaya çıkar ve 10-15 dakika içinde maksimum yoğunluğa ulaşır. Ataklar nadir olarak 30 dakikadan fazla sürebilir. Bu atakları panik atak olarak tanımlayabilmek için, başka bir hastalık sonucunda, ilaç ya da madde kullanımı nedeniyle ya da başka bir psikiyatrik bozukluğa bağlı olarak oluşmamış olması gerekir. Panik atak sırasında  kişide ileri derecede korku, endişe hali vardır. Ne zaman geleceği önceden kestirilemeyen, aniden gelen şiddetli bir korku hali egemendir.

Panik atak geçtikten sonra kişinin en önemli yakınması panik atağı yeniden yaşama korkusu olabilmektedir.  Kişi panik atağın yinelemesinden korkar. Buna beklenti anksiyetesi (kaygısı) denir. Kişi kendince panik ataktan korunmak için kendini güvende hissetmeye yönelik davranışlar ya da zihinsel yöntemler kullanabilir. Panik nöbetlerin ne zaman, nerede geleceği genellikle belli olmaz, her durumda görülebilir. Kişi sakinken de ortaya çıkabilir,  kaygılı ya da stres altında olduğu durumlarda da ortaya çıkabilir.

Hastaların önemli bir kısmında panik nöbetinden birkaç hafta veya birkaç ay önce yaşanmış önemli bir yaşam olayı (iş, sosyal, özel hayatla ilgili stresler, ölüm, ayrılık vb.) öyküsü bulunabilir. Ancak bunların varlığı şart olmamakla beraber hastaların % 70’inde ilk panik nöbetinin ortaya çıkmasından önce zorlayıcı yaşam olayları bulunmaktadır. Panik atak yaşam boyu görülme sıklığı yetişkinlerde %2-4 olarak bildirilmekte ve kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görülmektedir.

Panik bozukluk tanısı nasıl konulur?

Panik Bozukluğu tanısının ilk koşulu; yineleyen ve  beklenmedik panik ataklarının varlığıdır. İkinci koşul; ataklardan en az birini, en az bir ay süreyle aşağıdakilerden biri veya her ikisi izler.

  • Başka panik atakların olacağına veya atakların sonuçlarıyla (ör: denetimi yitirme, kalp krizi geçirme, çıldırma) ilgili olarak sürekli bir kaygı veya endişe duyma
  • Panik ataktan kaçınmaya dönük davranışlar sergilemek (ör: yanında sakinleştirici ilaç taşımak, spor yapmaktan kaçınmak, kaçmanın zor olacağı yerlere gitmekten kaçınmak, daha önce atağın olduğu durum veya yerlerden kaçınmak vb)

Özetle Panik Bozukluğu tanısı koymak için yineleyen ve beklenmedik panik nöbetleri olması gerekmektedir. Hastada en az bir ay süre ile ‘beklenti anksiyetesinin’ yani panik nöbeti geçirme korkusunun bulunmasını veya panik nöbetlerinden kaçınmak amacıyla davranış değişikliği yapmasını ön koşul olarak sıralar.

Nasıl teşhis konur?

Panik atak tek başına psikiyatrik bir hastalık değildir.  Bir defa panik atak geçirmiş olmak herhangi bir psikiyatrik hastalık tanısı koydurmaz. Panik atak bütün kaygı bozukluklarında ya da depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, madde kullanımı gibi başka ruhsal hastalıklarda ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca kalple ilgili, solunumla ilgi, mide barsak sistemiyle ilgili birtakım sağlık durumlarında da ortaya çıkabilir.

Panik atak belirtileri ile gelen kişide öncelikle tıbbi durumun ele alınması gerekmektedir. Panik Bozukluğu tanısı koymadan önce panik belirtilerinin herhangi bir tıbbi duruma, herhangi bir ilaç ya da madde kullanımına bağlı olmadığının anlaşılması gerekmektedir. İyi bir kardiyolojik muayene ile  kalp ritim bozukluğu, hipertansiyon gibi durumların olup olmadığı araştırılmalıdır.      

Tedavisi nasıldır?

Panik bozukluğu için bilişsel davranışçı terapi ve ilaçların her ikisinin de panik bozukluk için etkili tedaviler olduğu gösterilmiştir.

İlaç ve psikoterapi seçenekleri hasta ile tartışılmalı ve hastanın seçimleri dikkate alınmalıdır.

Hastaların çoğunda zaman içinde panik nöbetlerinin sıklığı azalır ya da tamamen kaybolur. Panik Bozukluğunun sağaltımında ilaç ya da psikoterapi hangi yöntem seçilirse seçilsin psikoeğitim yani hastaya panik nöbetlerinin ne olduğu ve oluş mekanizmaları hakkında bilgi vermek çok önemlidir.

Panik atak yaşayanlara öneriler nedir?

Panik atak dehşete düşüren çok yoğun sıkıntı ve korkunun deneyimlendiği bir durum olduğu için kişiler yaşanan bedensel belirtilerin hayati tehdit eden bir durum olmadığına ikna olmakta zorlanabilir ve bu nedenle birçok acil servis ve tekrarlayan doktor başvuruları gözlenebilir. Bu durum hem tetkiklerin gereksiz yere defalarca tekrarlanmasına ve zaman kaybına hem de kişi için güvenlik arama davranışı haline gelerek tedavinin aksamasına neden olabilir. Bu nedenle panik atak deneyimleyen kişilerin bir defaya mahsus olmak üzere diğer tıbbi durumları elemek için doktoru tarafından gerekli  görülen tıbbi incelemeleri yaptırması ve tetkiklerin normal çıkması halinde tekrar tekrar doktora başvurmaması çok önemlidir. Yaşanan bedensel  belirtilerin tıbbi bir hastalıktan kaynaklanmadığını, ruhsal bir durumla ilişkili olduğunu kabul edip psikiyatrik destek alınması sürecin sağlıklı yürümesi ve hastalığın kronikleşmesinin önüne geçilmesi açısından kıymetlidir.

Süreçte kişi kendince ataktan korunmak için kaçınma (atak gelmesin diye egzersiz yapmaktan kaçınma, evde yalnız kalmama, yalnız dışarı çıkmama, araba kullanmama, yani atağın olabileceği yer ve durumlardan kaçınma)  ya da güvenlik arama davranışları (yanında sürekli yatıştırıcı ilaç taşıma, alkol alma, sürekli tansiyon ve nabzını ölçme, kapalı yerlerde kapıya yakın oturma, sürekli yanında su bulundurma, sürekli yanında güvendiği birini bulundurma vb) sergileyebilir. Kaçınma ve güvenlik arama davranışları hastalığı besleyen iki durumdur. Her iki durumda hastalığın sürmesine hizmet ettiğinden istenmeyen durumlardır. Kişi bunları yaparsa geçici süre rahatlayabilir ama bunların varlığında hastalığın ortadan kalkması mümkün değildir. Bu nedenle tedavi sürecinde kaçınma ve güvenlik arama davranışlarının ortadan kaldırılması çok kıymetlidir.

Mümkün olduğunca stres düzeyinin düşürülmesi, alkol-sigara- madde kullanımı gibi zararlı alışkanlıkların bırakılması, uyku ve beslenme düzenine dikkat edilmesi, düzenli egzersiz yapılması, hobiler edinilmesi, sosyal ilişkilerin canlı tutulması da kaygı ile ilişkili durumları yönetmede katkı sağlayacaktır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.